Antarktika’daki deniz buzunun üst üste üçüncü yıl ‘endişe verici derecede düşük’ seviyede olduğu açıklandı. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi’ne göre, deniz buzunun 2 milyon kilometrekareden az olduğu tespit edildi. Bu durumun üç yıldır devam etmesi endişe verici bir durum olarak kabul ediliyor. Bu durum, Antarktika’da yaşayan hayvanların yaşam alanlarını tehdit edebilir ve aynı zamanda küresel deniz seviyelerinin yükselmesine de katkıda bulunabilir.
NSIDC’deki kıdemli araştırma bilimcisi olan Walt Meier, deniz buzunun rekor düzeyde düşük olmasının tam nedenini henüz bilmediklerini belirtti. Ancak küresel ısınmanın bu durumda etkili olabileceğini söyledi. Antarktika’daki deniz buzu, kış aylarında da rekor düşüşler yaşanıyor ve bu da önemli bir sorun teşkil ediyor. Deniz buzunun azalması, kutup bölgelerinin serin kalmasına yardımcı olan bir yansıtıcı etkiye sahip olduğunu belirtiyor.
Deniz buzunun azalması, kutup bölgelerindeki güneş ışığının yansımasını azaltarak okyanusun karanlık bölgelerinin artmasına neden oluyor. Bu da bölgenin ısınmasına ve daha fazla buz kaybına yol açıyor. Deniz buzunun beş günlük ortalamasına bakıldığında, 18 Şubat tarihinde 1,99 milyon kilometrekareye kadar gerilediği tespit edildi.
Sera gazı emisyonlarının azaltılması durumunda bile deniz buzunun seviyesinin hızla düşmeye devam ettiği belirtiliyor. Uzmanlar, dünya genelindeki milyonlarca insanın alçak kıyı bölgelerinde yaşadığını ve bazı kıyı topluluklarının bu bölgeleri terk etmek zorunda kalabileceğini vurguluyor. Deniz buzunun, Dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 7’sini kapladığı ve dünya okyanuslarının yaklaşık yüzde 12’sini oluşturduğu tahmin ediliyor.
Deniz buzunun, Arktik ve Güney Okyanusu’ndaki kutup buz kütlelerinde bulunduğu ve mevsimsel değişikliklere ve çevresel etkilere bağlı olarak değişkenlik gösterdiği belirtiliyor. Bu durumda deniz buzunun azalması, kutup bölgelerinde yaşayan hayvanların yaşam alanlarını tehdit edebilir ve küresel deniz seviyelerinin artmasına etki edebilir. Bilim insanları, bu durumun ciddiyetini vurgulayarak çevre koruma önlemlerinin alınması gerektiğini söylüyor.