Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında petrol yerine maden sektöründe yeni bir rekabet başlamıştır. Özellikle lityum, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik minerallerin temiz enerji ve elektrikli araçlara güç sağladığı bilinmektedir. Bu nedenle, iki ülkenin de ekonomiyi çeşitlendirmek ve yeni bir pazar oluşturmak amacıyla kritik maden tedarik zincirlerine yatırım yaptığı belirtilmektedir.
Suudi Arabistan, özellikle Vizyon 2030 planı çerçevesinde madencilik sektöründe önemli adımlar atmaktadır. Ülke, 2,5 trilyon dolarlık kullanılmamış maden rezervine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, 182 milyon dolarlık maden arama teşvik programı da uygulanmaktadır. Bu adımlarla Suudi Arabistan, fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmayı ve ekonomiyi petrolden minerallere kaydırmayı hedeflemektedir.
BAE ise diğer ülkelerle önemli madencilik anlaşmaları imzalamaktadır. Örneğin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 1,9 milyar dolarlık madencilik ortaklığı kurulmuştur ve Zambiya’da yeni anlaşmalara imza atılmıştır. Ayrıca, BAE ve Avustralya arasında Abu Dabi’nin Kanberra’ya kritik maden sektörüne yönelik yatırımlarda bulunmasını sağlayacak bir serbest ticaret anlaşması görüşülmektedir.
Bu adımlar, Suudi Arabistan ve BAE’nin petrole olan bağımlılığını azaltma yönünde atılmış stratejik adımlardır. Özellikle temiz enerjiye geçiş ve elektrikli araçların yaygınlaşması, küresel petrol talebini azaltacağı için, bu iki ülke de enerji sektöründe çeşitlilik sağlamak istemektedirler. Minerallerin temiz enerji teknolojileri üzerindeki etkisi, bu ülkelerin madencilik sektörüne daha fazla odaklanmalarının arkasındaki en büyük nedenlerden biridir. Gelecekte, bu stratejik adımların ekonomik büyümeye ve enerji alanındaki dönüşüme büyük katkı sağlaması beklenmektedir.
