Büyüklere göre, isimlendirme süreci son derece önemlidir çünkü bu isimler ömür boyu taşınır. Bu mantıkla, insanlara, hayvanlara, hatta eşyalara bile uygun adlar verilmektedir. Ne yazık ki, vücudumuzun en işlevsel salgılarından biri olan safranın ismi de bu talihsiz örneklerden biridir.
Sözlükte safra terimi, balon pilotlarının yükselmek veya inişi yavaşlatmak için kullandıkları ağırlık ya da mecazi olarak, rahatsızlık veren kimse veya şey anlamında tanımlanıyor. Ancak vücudumuzdaki bu salgının önemi oldukça büyüktür. Arapça ve Osmanlıcada öd olarak bilinen kesenin salgısını ifade etmek için kullanılan kelime, “asfar” yani koyu sarı rengi ile ilişkilidir. Dr. Fırat Erdoğan, safranın özellikleri ve işlevleri hakkında detaylı bilgiler sunmuştur.
Safra (sıvı) nedir, ne işe yarar?
Safra, karaciğer tarafından üretilip, safra kesesinde depolanan bir sindirim sıvısıdır. Yemek yenildiğinde on iki parmak bağırsağına (duodenum) salgılanır. Safra kesesi oldukça küçük bir yapıya sahip olup, en uzun hali 8-10 cm’yi bulur. Tamamen dolu olduğunda ise 4 cm genişliğe ulaşabilir. Kapasite doluysa içerisinde yaklaşık 50 ml, yani yarım çay bardağı kadar sıvı bulunmaktadır. Bu sıvı içerisinde kolesterol, su ve safra tuzları mevcuttur ve günlük üretimi yarım litre civarındadır.
Safranın en önemli işlevi, yağların sindirimine yardımcı olmaktadır. Günlük yaşamda sıkça tükettiğimiz, sindirildiğinde enerji veren ancak sindirilemediğinde baş ağrılarına yol açabilen yağlar su ile karışamaz. Safra tuzları, bu yağların küçük parçacıklar haline gelerek suda asılı kalmasını sağlar ve böylece ince bağırsaktan emilimini kolaylaştırır. Ayrıca, A, D, E ve K vitaminlerinin vücutta emilimi için de safra gerekli bir unsurdur. Bu vitaminler, ağız yoluyla alınsa dahi yalnızca yağın emilimi ile sisteme girebilir.
Kan hücresi olarak bilinen eritrositlerin 120 günlük bir ömrü vardır ve yaşlanan hücreler ilgili organlar tarafından yıkılır. Hemoglobinin yıkım ürünlerinden biri olan bilirubinin vücuttan atılması sürecinde safranın rolü büyüktür. Bilirubin ile ilişkili herhangi bir sorun sarılık belirtilerine yol açabilir.
Safra salgısı bulunmadığında, mide asidi ince bağırsaklara doğrudan zarar verebilir. Ayrıca, asidik ortamı nötralize etmek te safranın görevlerindendir.
Bayramda mükellef bir sofra kurduğunuzda ve yiyeceklerinizi tüketmeye başladığınızda, ince bağırsağın başlangıcında kolesistokinin hormonu salgılanır. Bu durum, safra kesesinin derhal haberdar olmasını ve safranın on iki parmak bağırsağına gönderilmesini sağlar. Safra kesesinin görevi yalnızca depolamak değil; aynı zamanda içerdiği su ve bazı maddeleri uzaklaştırarak sıvıyı neredeyse on kat yoğunlaştırmaktır ve böylece yarım litre düzeyindeki bir sıvı, çay bardağının yarısı kadar yoğun hale gelir.
Ancak bu kadar önemli görevleri olan bir organın aksadığı durumlar da söz konusu olabilir. Kan hücrelerinin yıkımından kaynaklanan bilirubin ve kolesterolün yoğunlaşmasının sonucu olarak safra taşları oluşabilir. Bu taşlar, uzun süre sessiz kalmanın yanı sıra, sağ üst karındaki keskin ağrılara da neden olabilir. Eğer taş safra kesesini ya da daha aşağıdaki yolları tamamen tıkarsa, durum kritik bir k