İran Atom Enerjisi Kurumu, 1974 yılında kurulduktan sonra Tahran yönetimi, nükleer enerji üretimine ilişkin çalışmalarına hız verdi. 1976 yılında Almanya ile Buşehr’de bir nükleer santral inşası için anlaşma sağlandı. Ancak, 1979’daki İran Devrimi’nin ardından Alman firmaların projeyi terk etmesiyle santral inşaatı duraklama aşamasına girdi; inşaatın yalnızca yüzde 70’i tamamlanabilmişti.
Devrim sonrası kısa bir süreliğine proje yeniden canlandırılmaya çalışılsa da, bu kez İran-Irak Savaşı sırasında Buşehr’in Irak tarafından bombalanması ile süreç yeniden aksadı. Nihayetinde, İran, 1995 yılında Rusya ile bir anlaşma imzaladı. Rusya, santrali 2000 yılı sonuna kadar teslim etmeyi taahhüt etti ancak ABD ve Batılı müttefiklerin baskıları yüzünden işler sürekli olarak ertelendi.
Tüm bu aksamalara rağmen, Buşehr Nükleer Santrali, 4 Eylül 2011 tarihinde 60 megavat üretim kapasitesiyle faaliyete geçti. 2012 yılında tam kapasite olan 940 megavata ulaştı ve santral, Eylül 2013’te resmi olarak İran’a devredildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 2015 yılında yaptığı açıklamada, santralin elektrik üretim kapasitesinin 3 bin megavata kadar vardığını duyurdu.
Günümüzde Basra Körfezi kıyısındaki Buşehr Nükleer Santrali’nde 200’den fazla Rus teknisyen çalışmakta. Santralin aktif durumu ve Rus uzmanların varlığı, bölgedeki nükleer tesisler arasında dikkate değer bir konum elde etmesine katkıda bulunuyor.
Son zamanlarda İsrail’in Natanz, Fordo ve Arak gibi İran’daki bazı nükleer tesislere yönelik saldırıları gündeme gelirken, Buşehr Nükleer Santrali hedef alınmadı. İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, İsrail saldırılarının ardından Fordo’da küçük çaplı, Natanz’da ise sınırlı nükleer kirlilik yaşandığını; ancak dış çevreye herhangi bir sızma meydana gelmediğini belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nda yaptığı açıklamalarda, Rusya’nın Buşehr ile olan ilişkisini sürdüreceğinin altını çizdi. Putin, Rus mühendislerin İranlı meslektaşlarıyla birlikte iki yeni reaktör üzerinde çalıştığını ifade ederek, “Oradayız, 250 kişilik bir uzman ekibimiz hala görev başında. Bu, İran’a desteğimizin bir göstergesidir.” dedi. Ayrıca, İran’da görev yapan Rus personelin güvenliği konusunda İsrail yönetimi ile karşılıklı bir anlayış içinde olduklarını da vurguladı.