Almanya, dünyanın en büyük üçüncü ekonomisine sahip olmasına rağmen vatandaşlarının yüzde 20’sinden fazlası yoksulluk riskiyle karşı karşıya. Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’da geçtiğimiz yıldan bu yana ekonomik durum pek iyi gitmiyor. 2022 yılında yüzde 5 olan yoksulluk ve sosyal dışlanma riski, artışa geçerek daha da kötü bir hale geldi. Federal istatistik ofisinin verilerine göre, 17 milyon 700 bin kişi, ülke nüfusunun yüzde 21,2’sini oluşturarak yoksulluk riski altında.
Avrupa Birliği’nin yoksulluk tanımına göre hesaplanan verilere göre, Almanya’da yoksullukla mücadele sürüyor. AB’nin yoksulluk tanımı, yoksulluk riski altında olmak, maddi ve sosyal yoksunluk yaşamak ve düşük iş yoğunluğu olan bir hane içinde bulunmak gibi kriterleri içeriyor. 2023 yılında gerçekleşen verilere göre, yoksulluk oranı 2022’ye göre bir miktar düşüş gösterse de hala ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Artan yoksulluk oranları, siyasi atmosferi de etkiliyor. Aşırı sağcı Alternatif (AfD) partisinin popülaritesi artarken, Şansölye Olaf Scholz’un Ukrayna’daki savaş nedeniyle artan savunma harcamaları sözüyle bütçe kesintileri gündeme gelmeye başladı. Yoksulluktan etkilenenlerin durumu ise kritik bir hal alıyor. Kiralarını ödeyemeyen, tatil yapamayan ve dışarıda yemek yiyemeyen kişilerin sayısı artıyor. Aynı zamanda iş gücüne katılımı düşük olan hanelerde yaşayanların oranı da artış gösteriyor.
Araştırma sonuçlarına göre, gelirin yüzde 60’ından azına sahip olan herkes yoksulluk riski altında kabul ediliyor. Bu durumda, yalnız yaşayan bir kişi için ayda 1310 avro, iki çocuğu olan bir aile için ise ayda 2751 avro gelire sahip olmak gerekiyor. Yoksullukla mücadelede hükümetin ve toplumun daha fazla çaba göstermesi gerektiği ortada. Almanya’nın ekonomik gücüne rağmen, yoksullukla mücadele alanında daha etkili politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor.