Peru’da Amazon Nehri’nde gerçekleştirilen araştırmada, bilim dünyasını sarsacak bir keşif yapıldı. 24 ila 16 milyon yıl önce yaşamış olduğu düşünülen dev yunus türüne ait 16 milyon yıllık bir kafatası fosili bulundu. Fosil, 3,5 metreye kadar uzanan Platanistoidea ailesine ait olduğu belirlendi. Araştırmayı yürüten ekip, yakın akrabasının Güneydoğu Asya’da yaşadığını tespit etti.
Araştırmayı başlatan isimlerden biri olan Aldo Benites-Palomino, fosilin 2018 yılında Peru’da keşfedildiğini ve çalışmalarının COVID-19 salgını nedeniyle aksadığını belirtti. “Pebanista yacuruna” adı verilen yunus türü, tatlı su nehirlerinde yeni besin kaynakları aramak için okyanusları terk ettiği düşünülüyor. Bu keşfin Güney Amerika’da 20 yıldır yapılan çalışmaların bir sonucu olduğunu ifade eden Zürih Üniversitesi Paleontoloji Departmanı Direktörü Marcelo R Sanchez-Villagra, bölgede günümüzde bulunan canlılardan farklı dev formlar bulduklarını ancak bu yunus türünün ilk örneği olduğunu açıkladı.
Güney Amerika’da bulunan 16 milyon yıllık dev yunus fosili, bilim insanları tarafından büyük bir heyecanla karşılandı. Araştırma sonuçları, Science Advances dergisinde yayınlandı. Bu keşif, Amazon Nehri ve Peru’nun biyolojik çeşitliliği hakkında yeni bilgiler sunabilir. Yunus türlerinin evrimsel tarihine ışık tutacak olan bu fosil, bilim dünyasında önemli bir dönüm noktası olabilir.
Bilim insanları, “Pebanista yacuruna” adlı dev yunusun varlığından haberdar oldukça, tatlı su nehirlerinde farklı yunus türlerinin evrimine dair daha fazla araştırma yapabilirler. Bu keşif, yunusların evrimsel geçmişi hakkında yeni ipuçları sunabilir ve türlerin adaptasyon süreçlerini anlamamıza yardımcı olabilir. Amazon Nehri gibi büyük nehirlerin biyolojik çeşitliliği açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulayan bu keşif, gelecekteki koruma çalışmaları için de önemli bir referans olabilir.
Sonuç olarak, Peru’da Amazon Nehri’nde yapılan bu büyük keşif, bilim dünyasına yunus türlerinin evrimsel geçmişi hakkında değerli bilgiler sunmuştur. 16 milyon yıllık dev yunus fosili, Güney Amerika’da yapılan uzun soluklu çalışmaların bir ürünüdür ve doğal dünyanın sırlarını açığa çıkarmamıza yardımcı olacaktır. Bu keşif, biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik yeni stratejiler geliştirilmesine de katkı sağlayabilir.