ABD basınında yayınlanan bir analizde, dünyanın çok kutuplu hale gelme ihtimaline odaklanıldı. Bu analize göre, küresel sorumluluk bilinciyle hareket eden ülkelerin oluşturacağı çok kutuplu dönemin istikrarlı olabileceği vurgulanmıştır. Türkiye’nin ise geçmişteki bazı kararlarını hatırlatarak, bağımsız dış politika izlediği ve küresel gelişmeler karşısında dik duruş sergilediğine dikkat çekildi.
Analizde, Türkiye’nin 2010 yılında ABD Başkanı Barack Obama’nın İran’a yönelik yaptırımlarına karşı çıktığı belirtilmiştir. Bu durum, Türkiye’nin Washington’un otoritesine meydan okuyarak uluslararası statüsünü yükselttiği şeklinde yorumlanmıştır. Ayrıca, Türkiye ile Hindistan arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirildiği ve Osmanlı İmparatorluğu’nun küresel statüsünü hatırlatan bir vurgunun yapıldığı analizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi bir zamanlar Osmanlı’nın sahip olduğu statüye ulaştırmak isteğine de dikkat çekilmiştir.
Erdoğan’ın, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemini satın alarak Batı’nın uyarılarına karşı çıkması ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı çıkmasına rağmen Batı’nın yaptırımlarına katılmaması da analizde ele alınmıştır. Ayrıca, Türkiye’nin Rusya ile birlikte Suriye ve Libya’daki iç savaşlarda karşıt tarafları desteklediği, İsveç’in NATO’ya katılmasını desteklediği ve ABD’den F-16 satın alma konusundaki ilerlemeleri de rapor edilmiştir.
Türkiye’nin Afrika kıtasındaki ticari varlığını artırdığına da vurgu yapılan analizde, Ankara’nın küresel arenada etkin bir oyuncu olmaya devam ettiği belirtilmiştir. Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeki bağımsız duruşu ve stratejik tercihleri, ülkenin küresel bir aktör olarak kendine yeni bir rol biçme çabalarının bir yansıması olarak görülmüştür. Sonuç olarak, Türkiye’nin kararlı tavrı ve bağımsız dış politikası, uluslararası ilişkilerde yeni bir paradigmaya doğru evrildiğinin bir işareti olarak yorumlanmıştır.