Fransa’da, kürtaj hakkının Fransız Anayasası içinde garantilenmesini öngören tek bir maddeyi içeren yasa teklifi, Kongre’de kabul edildi. Oylama sonucunda 72’ye karşı 780 oyla yasa tasarısı onaylandı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu tarihi kararın Fransa için bir gurur ve evrensel bir mesaj olduğunu belirtti ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yeni bir özgürlüğün anayasal güvence altına alınmasını kutlama niyetinde olduğunu ifade etti. Başbakan Gabriel Attal da yasanın kabulüyle kadınların kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma hakkını vurgulayarak, Fransa’nın dünyaya tarihi bir mesaj verdiğini söyledi.
Yasanın kabul edilmesinin ardından Eyfel Kulesi’ne “Benim bedenim, benim tercihim” yazısı yansıtıldı. Fransa’da kadınlar, hamileliklerinin 14. haftasına kadar yasal olarak kürtaj yaptırabiliyor. Anayasada değişiklik öngören yasa tasarısı, 30 Ocak’ta Ulusal Meclis’te ve 28 Şubat’ta da Senato’da kabul edildikten sonra Kongre’de oylanması gerekiyordu. Fransa, bu sayede “kürtaj hakkını anayasa tarafından güvence altına alan ilk ülke” unvanını elde etti.
Bu tarihi karar, kadınların kendi bedenleri üzerinde hak sahibi olma mücadelesine önemli bir destek olarak değerlendiriliyor. Fransa’nın aldığı bu kararın, dünyada kadın hakları mücadelesinde önemli bir dönüm noktası oluşturduğu belirtiliyor. Kadınların hakları ve özgürlükleri konusunda attığı adımlarla bilinen Fransa, bu kararıyla da benzeri olmayan bir adım atmış oldu. Kürtaj hakkının anayasal bir güvence altına alınması, kadınların kendi bedenleri üzerinde kontrol sahibi olmaları ve kararlarını özgürce verebilmeleri adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Fransa’nın aldığı bu kararın, diğer ülkelerde de benzer adımların atılmasına ilham kaynağı olması bekleniyor. Kadın hakları ve cinsel sağlık konularında ilerleme kaydeden ülkeler, Fransa’nın bu kararını destekleyerek benzer adımlar atmaya teşvik edilebilirler. Kürtaj hakkının anayasal olarak güvence altına alınması, kadınların sağlık ve özgürlükleri konusunda çok önemli bir adımı temsil ediyor ve bu adımın atılmasıyla birlikte Fransa, kadın hakları konusunda ön sıralara yükseliyor.